27 Mart 2012
Gönderen
Cemal Taşkıran
zaman:
14:10
Etiketler:
aşk,
Cemal Taşkıran,
deneme,
hayat,
hayata dair,
hikaye,
kalem,
kısa hikaye,
öykü,
sevgi,
yalnızlık
Onunla ilişkimiz son zamanlarda pek iyi değildi. Gereğinden fazla tartışıyor, bazen kavgalar ediyorduk. Daha bir senemiz dolmadan bu şekilde eriyip gittiğimizi görmek ikimizi de yıpratıyordu. Birisinden yardım istemem gerekiyordu, dayanamadım annemi aradım. Bana bir kutu dolusu kalem gönderdi. İçinde de bir not vardı. “Onu kırdığın her gün için bir kalem kır.”
İlk hafta beş kalem kırmıştım. Bu çok fazlaydı. Küçük ya da büyük bir sürü kavga ediyorduk. Biraz daha dikkatli ve anlayışlı olmaya karar verdim. İkinci hafta üç kalem kırdım. Derken haftalar sonra hiç kalem kırmadığımı dolayısı ile sevdiğimi de hiç kırmadığımı fark ettim. Ama ikimizde de hala bir tedirginlik vardı. Eski tartışmalarımız derin yaralar bırakmıştı bizde.
Sonra annem bana; onun için güzel şeyler yaptığım her gün için kırdığım kalemlerden birisini bantlamamı istedi. İlk hafta; güzel bir yemeğe götürdüm, çiçekler aldım. İki kalemi bantladım. Daha sonraki hafta 4 kalemi daha bantladım. İlerleyen haftalarda da kalemleri bantlamaya devam ettim. Ta ki kalemler bitinceye kadar. Her şey düzelmişti artık. Birbirimize olan güvenimiz yerine gelmişti. Ben çok farklı bir insan olmuştum. O da bendeki farklılığı görmüş ve eskisinden daha açık yürekli daha saygılı birisine dönüşmüştü.
Teşekkür etmek için annemi aradım. Biraz konuştuktan ve ilişkimizin düzelmesinden bahsettikten sonra kalemleri ne yapacağımı sordum. Kendinden emin bir ses tonu ile;
- O kalemleri devamlı görebileceğin bir yere koy oğlum çünkü ne kadar bantlamış olsan da eskisi gibi güzel görünmeyecekler. O yüzden yaptığın hataların telafileri ile övünmek yerine hataları yapmamayı öğren. dedi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder